28 Nisan 2019 Pazar

Güvenme!

Güvenmek. Birine sonsuz güvenmek. Ne zaman bu hissi yaşasam sonunda üzülen ben oluyorum. Bunu bilmeme rağmen her defasında güveniyorum insanlara. Hey aptal! Üzüleceksin diyorum kendime, güvenme. Sonra bir bakıyorum hayatımın merkezine almışım güvenimi. Sonra ne mi oluyor? Bütün kırgınlıklarımla, hayal kırıklıklarımla o merkezde tek başıma kalakalıyorum. Düşüyorum. Düştüğümü sanıyorum belki de. Düşüyorduk uzaydan bakınca ama aslında yükseliyorduk dünyadan. Ne güzel bir şarkı sözü.. Yükseliyor muyum dünyadan? Her hayal kırıklığına uğradığımda büyüyor muyum? Büyüyorum elbette. Acı insanı büyütür. Daha önce de söylemiştim. Taze bir etsin sen dünyaya geldiğinde. Acı çektikçe içindeki ateş pişiriyor seni. Şimdi iyi pişmiş bir etim. Bu kadar acı yani bu kadar pişmek yeter. Fazla pişmiş kuru bir et olmak istemiyorum. Güvenme.. GÜVENME! Bir keresinde bir psikiyatr bana şunu söylemişti. Benim et benzetmemin bir başka hali. Dünyaya bir 100lük banknot olarak gelirsin. İnsanlar seni bozdurur, iki 50lik olursun. Harcanırsın. Harcana harcana azalırsın. Daha fazla harcanmamaya dikkat et. Yoksa yaşamının sonunda 5 paralık adam etmezsin. Ne kadar kaldım bilmiyorum. 5 paralık adam etmemeye ne kadar yakınım? Zaten tüm bu zırvalıklar benim sonsuz güvenmelerimle başladı. Ama artık yok. Gözü kapalı güvenmek yok. Başkalarının hatalarına göz yummak yok. Şimdi kalk. Bir sigara yak. Ve her üflediğinde sigaranı, içinde biriken acı ve hüzünde dumanla dışarı çıksın. Sigaran bittiğindeyse eski sen olma. Ve sen aptal kız! Asla bir daha birilerine sonsuz güvenme. Kapılarını sonuna kadar açma. Maskeli insanlardan nefret edersin biliyorum. Ama artık sen de maske tak. Kimse bilmesin içini, hislerini. Bilmesinler ki senin canını yakacak bir şey bulamasınlar. Hadi kalk. Sigaranı iç ve maskeni tak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder